11 Mart 2017 Cumartesi

Satrancın yararları

Satrancın Yararları

Bilimsel olarak ispatlanmıştır ki satranç; alternatif yaratabilme, alternatifleri kıyaslayabilme(mukayese), hızlı karar verebilme, sonuç odaklı düşünebilme gibi zihinsel gelişimin alt boyutlarını olumlu yönde pekiştirmektedir. Bu sebepledir ki satranç ülkemizde seçmeli ders olarak okutulmaktadır.
İşte birkaç bilimsel araştırma;
EĞİTİMDE SATRANÇ ARAŞTIRMASININ ÖZETİ
Bu özet Dr.Tim Redmen'ın "Chess as Education: Character Assassination" ve "Life of the Mind" isimli kaynaklarından ve Robert Ferguson'un doktara tezinden de yararlanarak yazılmıştır. Aşağıdaki çalışmalar özet olarak sunulacaktır.
Chess and Aptitudes, Albert Frank
Chess and Cognitive Development, Johan Christiaen
Developing Critical and Creative Thinking Through Chess, Robert Ferguson
Chess as a Way to Teach Thinking, Dianne Horgan
The Development of Reasoning and Memory Through Chess, Robert Ferguson
The Effect of Chess on Reading Scores, Stuart Margulies
Étude Comparative sur les Apprentissages en Mathématiques 5e Année, Louise Gaudreau
Playing Chess: A Study of Problem-Solving Skills, Philip Rifner

John Artise "Chess ve Education (Satranç ve Eğitim)" da şu iddiadadır. "Görsel uyarı herhangi diğer uyarılardan daha çok hafızayı güçlendirme eğilimindedir.... satranç, hafızanın gerekli olduğu alanlara en çok etkiyi yapan, hafızayı geliştiren mükemmel alıştırma yöntemidir" Aşağıdaki çalışmalar Artise ve diğerlerinin düşüncelerini destekleyen güçlü kanıtlar sunmaktadırlar.

Zaire'deki çalışma "Chess and Aptitudes (Satranç ve doğal yetenekler)" Dr.Albert Frank tarafından Protestan Okulu'nda (şimdi Lisanga okuludur) Kisangani, Zaire'de 1973-1974 yılında gerçekleştirilmiştir.

Frank satranç öğrenme yeteneğinin
a) uzaysal kavrama/üç boyutlu kavrama
b) kavrayış hızı
c) sebep sonuç ilişkisini kurabilme
d) yaratıcılık
e) genel zeka
gibi özelliklerin bir sonucu olup olmadığını araştırmaya karar verdi.

İkinci olarak Frank satranç öğrenmenin bu bahsi geçen beş özellikten birini veya daha fazlasını geliştirip geliştiremediğini öğrenmek istedi. Bir takım yetenekleri, satranç oynamak ne kadar geliştirebilirdi? Eğer satrancın böyle bir katkısı varsa, satrancın ortaokulların (secondary school) ders programlarına sokulması tavsiye edilecekti.

İlk hipotezin doğruluğu kanıtlandı. İyi satranç oynamakla, üç boyutlu, sayısal, idari ve kağıt üstü (sayısal) yeteneklerde belirgin bir korelasyon vardı. Bu göstermektedir ki satranca olan yetenek sadece bir iki yeteneğin sonucu değil, ama daha fazla sayıda olan ve satranç tahtası başında topluca kullanılan yeteneklerin sonucuydu. Satranç bireyin, bütün yeteneklerini kullandığı bir oyundu.

İkinci hipotez, iki yetenek için ispat edildi. Satrancın sayısal ve sözel yetenekleri arttırdığı görüldü.

"Satranç ve Kavrama Çalışmaları" Johan Christiaen tarafından yürütüldü. Araştırma 1974-1976 okul döneminde Belçika'daki Assenede Belediye Okulu'nda gerçekleştirildi.

Denek grubunda deney ve kontrol grubu olmak üzere ikiye ayrılmış şekilde 40 tane beşinci sınıf (ortalama 10.6 yaş) öğrencisi vardı. Tüm öğrencilere kavrama hızı ile ilgili Piaget testleri ve PMS testleri verildi. Testler beşinci sınıfın ve altıncı sınıfın sonunda uygulandı. Deney grubu, "Gençler için Satranç" kitabı kullanılarak 42 adet birer saatlik temel satranç dersleri aldı.

ANOVA kullanılarak yapılan deney ve kontrol grubu arasındaki araştırma sonuçlandı. Sonuçlar belirgin bir şekilde satranç oyuncularının lehineydi. Beşinci sınıf sonundaki akademik sonuçları .01 iken altıncı sınıf sonuna geldiğinde bu sonuç .05'e çıkmıştı.

Satrancın Yararları için A.B.D Satranç Federasyonunun yaptırdığı araştırma sonuçları....

A.B.D. satranç federasyonunun yaptırdığı bir araştırmaya göre satranç ''okuma yetenini ''arttırıyor.
NEW YORK 9. bölge ortaokul öğrencileri detaylı bir araştırmaya tabi tutuldular. Satranç oynayan ve oynamayan öğrenciler gönüllü olarak bu programa katıldılar. Sonuçta satranç oynayan öğrencilerin test sonuçları satranç oynamayan öğrencilerin test sonuçlarına göre çok daha yüksek oldu.
Tüm öğrenciler her okuma donemi sonunda bir okuma testine tabi tutuldular. Kontrol grubu( 1). grup ayni sınıfta satranç oynamayan öğrencilerin tamamı (2).grupta olan satranç oynamayan , satranç oyuncularıyla ve yılın basında okuma seviyesi 1. grupla ayni olan öğrencilerden oluştu. Satranç oyuncuları her 2 gruba göre okumada daha fazla ilerleme kaydettiler. Satranç oynayan öğretmenler antrenör olarak programda çalıştılar.Öğretmenlere A.B.D. Satranç Vakfından satranç ustaları yardim etti.
1990-1992 okul yılında IBM'in katılımcı okullara sağladığı bilgisayarlar sayesinde araştırma çok daha verimli yapıldı. Bilgisayarlarla daha fazla oynayarak öğrencilere pratik yapma olanağı sağladı.
Öğrenciler bilgisayar programları ve Internet üstünden diğer okullarla oynayabildiler. 9. Bölgedeki öğrencilerin çoğunu okuma yetenekleri ulusal ortalamanın altında olduğu halde satranç oynayanlar ulusal ortalamanın üstünde performans gösterdiler.
Daha ayrıntılı sonuç alınması için satranççılarla aynı sınıfta bulunan satranç oynamayan öğrencilerin %70'i alındı.
Yıl sonunda satranç oynamayanlar %2 ilerlerken satranç oyuncuları %5.7 ilerlediler.
9. Bölge öğretmenleri satranç’ta oyun kuvvetlerini geliştirirken öğrencilerin kendini iyi ve güvenli hissetmelerini sağladığı ve satranç oynayan öğrencilerin okumaya daha çok eğilimli olduklarını
söylüyorlar.

Diğer taraftan satranç ustaları satranç oynamanın genel zeka, kendi kendini kontrol ve analitik yeteneği arttırdığını söylüyorlar. Bu yüzden okuma yetenekleri artıyor.
1 - Kötü alışkanlıklar edinilmesine engel olur.
2 - Planlı hareket etmenin önemini ve gerekliliğini kavratır.
3 - Süratli, doğru ve çabuk düşünebilmeye yardımcı olur, olaylara doğru yorumlarla yaklaşabilme yeteneklerini geliştirir.
4 - Kişiliği ve karekteri olumlu yönde etkiler ve geliştirir.
5 - "Kendine güven" duygusu aşılar ve bunu geliştirir.
6 - Kendi güç ve yeteneklerini daha iyi tanıyarak, bireysel güç ve yetenekleri açığa çıkarmaya ve bireysel doğru kararlar alabilmeye yardımcı olur.
7 - Dikkatini tek konu üzerinde yoğunlaştırabilme alışkanlığı kazandırır.
8 - Diğer ders konularının daha iyi anlaşılıp kavramasına yardımcı olur. Bilimselliği ön plana alarak araştırmalar yapmaya yönlendirir.
9 - Konulara karşı şüpheci yaklaşımı benimsetir, onları ezberci zihniyetten arındırır.
10 - Kişileri düşünen, araştıran, yargılayan varlıklar haline getirir ve yaratıcılıklarında özgür bırakan bir ortam hazırlar.
11 - Başarıya ancak ve ancak sistemli ve disiplinli bir çalışmayla varılabileceğini gösterir.
12 - Mücadeleci bir ruh yapısına sahip olmanın gerekliliğini benimsetir.
13 - Başarısızlıklar karşısında yılmamayı, başarı için daha da çok çalışmanın gerekli olduğunu öğretir.
14 - Başarılardan büyük hazlar duyarak daha da başarılı olmaya yönlendirir.
15 - Yepyeni hedefler göstererek bu yeni hedefler doğrultusunda motivasyon sağlar.
16 - Kişilerin olumsuz bir yönünü, eksikliğini, veya bir davranış bozukluğunu hızlıca ortaya çıkarır.
17 - Kurallara uymayı, dostça oynamayı, kaybetmeyi kabullenmeyi, kazananı kutlamayı öğretir.
18 - Yakın dostluklar kurup daha çok sosyalleşmeye ve sosyal yaşamının zenginleşmesine yardımcı olur.
19 - Satrancın yararlarını gösteren bütün bu maddeler, Milli Eğitimin de temel amaçlarındandır, Türk Milli Eğitimi’nin öğrenciler tarafından kazanılmasını istediği temel davranışlardır. Bu kadar pozitif etkisi olan bir araç kesinlikle bir 'EĞİTİM ARACI'dır.

12 Eylül 2015 Cumartesi

satranç tarihi

Satranç Tarihi Asırlardan beri süregelen ve süregelecek bir oyun. Gerçek bir strateji. Gerçek bir beyin cimnastiği. İranda zamanın padişahı tarafından savaş stratejisi olarak geliştirilmiş bir sistem daha sonra oyun halini almış ve günümüze kadar gelmiştir. Yalnızca bir oyun olarak tanımlayabilmek için kuşkusuz fazlasıyla karmaşık ve derin olan satranç, tarihi boyunca ustalar ve teorisyenler tarafından çeşitli şekillerde tanımlanmış; örneğin, eski dünya şampiyonlarından, aynı zamanda filozof ve matematikçi Emanuel Lasker'e göre satranç iki beyin arasındaki psikolojik bir mücadeledir.
Yine eski bir dünya satranç şampiyonu olan Alexander Alekhine'e göre ise satranç bir sanattır. Bütün bu tanımlar yapılan vurgulara göre farklılık gösterse de, ortak bir kanı vardır ki o da satrancın sportif, bilimsel ve sanatsal öğeleri birarada barındıran entellektüel bir uğraş olduğudur. Satrancın, zamanımızdan en az 4000 yıl önce Mısır'da oynandığına dair bulgular piramitlerdeki kabartmalarda bulunmaktadır. Oyunun bugünkü adını alması, MS 3. - 4. yüzyıllarda Hindistan'da, oyuna "ÇATURANGA" denmesi ile başlar. Tarihçiler satrancın (daha doğrusu çaturanga'nın) din zulmünden kaçan budist rahipler yoluyla Çin'e götürüldüğünü düşünmektedirler.
Satranç ile ilgili ilk yazılı belgeler Hindistan'dan kalmadır. Daha sonra satranç İran'a, onlardan Araplara, Endülüslüler sayesinde de İspanya üzerinden Avrupa'ya yayılmıştır. Bizans İmpratorluğu ile de karşılaşma önemli bir dönüm noktasıdır. Yüzyıllarca satranç, yavaş stratejik bir oyundu.
1400'lü yılların sonunda iki uzun menzilli taşın (Fil ve Vezir) icadıyla oyun hareketlendi. Arap ve Avrupa el yazması kitaplardan sonra, İspanyol Lucena'nın ilk basılı satranç kitabında (1497) satrancın o zamanki yeni kuralları açıklandı.
Lucena-1497'de Yayınlanan Kitabı O zamandan bugüne kadar, satranç oyununun kuralları değişmeden gelmiştir. İspanya'dan sonra, İtalya, Fransa, Almanya, Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya'da satranç hızla yaygınlaştı. 15. yüzyılda İspanyol Lucena, 17. yüzyılda İspanyol El Greco, 18. yüzyılda Fransız Philidor'un satranç kitapları vardır. 19. yüzyıl sonlarında satrancın büyük yıldızları belirdi: Anderssen, Morphy, Rubinstein ve Steinitz. 1850'lerden başlayarak, güçlü oyuncuların katıldığı turnuvalar yapıldı.

Sonunda, 1886'da o zamanın en kuvvetli iki satranç oyuncusu arasında, ilk dünya satranç şampiyonluk karşılaşması oynandı: Steinitz ve Zukertort. Steinitz bu maçı, 10 galibiyet, 5 beraberlik ve 5 yenilgi (+10 -5 =5) alarak kazandı.
Shogi Öteki yöne dönüldüğünde, satranç 625 yılları civarında Pers ülkesine ulaşmıştır (Bugünkü İran). Persler bu oyuna Çatrang ismini vermişlerdir.Araplar satranç hastalığına 25 yıl sonra yakalanmışlar ve Şatranc ismini vermişlerdir. Emeviler İspanya'yı 700 yılında işgal ettiklerinde, yanlarında satrancı da getirmişlerdir. Bizans İmpratorluğu ile de karşılaşma önemli bir dönüm noktasıdır. Arnavutluk'taki arkeologlar, Butrint kentinde 5. ya da 6. yüzyıla ait bir sarayda yaptıkları kazada fildişinden yapılmış bir satranç taşı buldular.
Taşın vezir mi, şah mı olduğununsa araştırıldığı söyleniyor. Hindistan'da 4. ya da 5. yüzyılda doğduğuna inanılan satrancın, Avrupa'ya İpek Yolu'yla geldiği tahmin ediliyor. Tarihçiler, bu oyunun 12. yüzyıl başlarından itibaren Avrupa'da üst sınıftakiler tarafından oynanmaya başladığını tahmin ediyor. Satrancın bilinen 1500 yılı aşkın tarihi boyunca gelişmesi ve yayılmasında önemli rol oynayan Türkler,son birkaç yıla kadar nicelik ve nitelik olarak bu geleneğe biraz uzak kalmış görünüyorlar. H.J.R. Murray'in 1913 baskılı "Satranç Tarihi" adlı eserinde Arapça ve Farsça elyazmalarından yararlanılarak bazıları XII. yüzyıla kadar dayanan 500'ün üzerinde konum verilmektedir. IX. yüzyılda, en güçlü büyük ustaların Türkler, Araplar ve İranlı'ların arasından çıktığı zamanlarda dünyanın en güçlü 4 satranççısı arasında bir dünya Şampiyonası düzenlenmiş ve Türk tarihçi Sâlî, tüm rakiplerini yenerek ilk dünya satranç şampiyonu olmuştu. Yüzyıllarca satranç yavaş stratejik bir oyundu. 1400'lü yılların sonunda iki uzun menzilli taşın (Fil ve Vezir) icadıyla oyun hareketlendi. Oyun bu taşlarla beraber çok heyecanlı hale geldi ve bir süre sonra İspanya'dan tüm Avrupa'ya yayıldı. Rok kuralı çok daha yavaş kabul edildi.Başta Şah istisnasız en fazla bir kare ilerleyebilirdi. Ama Fil ve Vezirin oyuna dinamik bir şekilde katılımından sonra Şahın biraz yardıma ihtiyacı olduğu anlaşıldı. Orta çağlarda bir süre rok hareketi iki hamlede gerçekleştirildi. Ama 1600'lerin başında artık bir hamlede rok hareketi kural haline gelmişti. Şah ve Kalenin rok hareketiyle tam olarak nereye yerleştirileceği ancak 17.yüzyılda belirlendi ve İtalyanlar kendilerine özgü rok hareketine 1900'lere kadar sahip çıktılar.
Francois Andre Danican Philidor Oysa, bin yıldan daha önceki tarihlerde sıradan Türk ve Arap satranççılar 5 kişiye kadar, ustalar 10 kişiye karşı körleme oynayabiliyorlardı. At veya deve üzerinde yapılan uzun yolculuklarda zihni uyanık tutmak için yol arkadaşlarının tahta ve taşlar olmaksızın birbirleriyle aynı anda satranç oynamasının verdiği bir alışkanlık.
İlk resmi uluslararası satranç turnuvası 1851'de İngiltere, Londra'da Howard Staunton organizatörlüğünde düzenlendi.


(Howard Staunton 'un Turnuva Sonrası Yayımlanan Kitabı) 19.yüzyıl sonu ve 20.yuzyılın başlarından dört büyük satranç ustasını; [Wilhelm Steinitz (1886-1894) , Emanuel Lasker (1894-1921) , Jose Raul Capablanca (1921-1927) ve Alexander Alekhine (1927-1935) ve 1937-1946)] dünyanın gelmiş geçmiş en önemli satranççılarından Garry Kasparov'un örnek aldığı kendisi tarafından belirtilir. Bugün Rüstem Kasımcanov, Timur Recebov, Şahriyar Memedyarov ve Tunç Hamarat gibi Türk büyük ustalar dünya satrancının zirvelerinde dolaşıyorlar. Öte yandan, 1996 ve Mayıs 1997 'de IBM bilgisayar firması tarafından yapılan ve geliştirilen ve DEEP BLUE SuperComputer adı verilen makinayla Dünya şampiyonlarından Garry Kasparov defalarca müsabaka yapmış insan eliyle yapılan bir makina tarihte ilk defa insana karşı yaptığı bir maçta galip gelmiştir.



1851'de Londra'da düzenlenen turnuvada İngiltere şampiyonu Howard Staunton herkes için geçerli olması gereken Satranç Kuralları'nın (rok, geçerken alma berabere kuralları,dokunulan taşı oynama kuralı vb.) onaylanma gerekliliğini tartışmaya açtı. Ne var ki bu hayalin gerçekleşmesi ancak bugün FIDE (Federation Internationale des Echecs) ismi altında bilinen uluslararası bir satranç federasyonunun kurulmasıyla mümkün oldu. FIDE (Federation Internationale des Echecs) tarafından, internet üzerinden satranç, bilgisayar, satranç programları gibi gelişmeler doğrultusunda "Satranç Kuralları" nın yeni düzenlemeleri yapılmaya devam edilmektedir.